Çevreyi koruma bakımından devletin rolü; Nüfus artışı, yoğun kentleşme ve yoğun tüketim evsel atıkların kısa sürede nehir ve göllere ulaşmasına neden olmaktadır. Ulaşımda kullanılan araçlardan, fabrikalardan, enerji üretim tesislerinden salınan kirli partiküller ve gazlar atmosferimizin yıpranmasına ve küresel bir ısınmaya sebep olmaktadır. Bu yazıda çevrenin korunmasında devletin rolü açıklanmaya çalışılmıştır.
Hükümetler çevre politikalarına ciddi yatırım yapmadığı sürece çevrenin tehdit edilmesi sürekli hale gelecektir. Toplumlar genellikle kanun çıkarıcı, düzenleyici yetkisine binaen hükümetlerin çevreyi korumada sorumlu olduğunu savunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde hükümetlerin çevreyi koruma politikalarına ilişkin harcama maliyetleri halk tarafından desteklenirken, gelişmekte olan ülkelerde çevre politikalarına maliyet ayrılması daha az topluluk tarafından desteklenmektedir.
Kaliteli hükümet olarak ifade edilebilen hükümetlerin yönettiği toplumlar, devlet kurumlarının tarafsız, etkin olduğuna inandığından çevre harcamalarının artmasını desteklemektedir. Kalitesiz, yozlaşmış hükümetler tarafından yönetilen ülkelerde ise bu destek biraz daha az olmakla birlikte, maliyetli çevre politikaları gündeme gelmemektedir. Ancak yine de birçok ülkede çevre politikalarına ilişkin yüksek maliyetli harcamaların desteklenmesi geri planda kalmıştır. Çevreyi korumanın devletin sorumluluğunda olduğunu düşünenler bile yüksek harcamaları kabul etmemektedir.
Çevre sorunlarında merkez konumdaki aktörler sanayi ve endüstri kuruluşlarıdır. Devletlerin sorumlu tutulmasında yalnızca bu alana odaklanılmaktadır. Çevreyi korumanın devletin sorumluluğunda olması gerektiği vurgulandığında sanayi ile ilgili çok fazla ses yükseltilmekte ve görüşte bulunulmaktadır. Bunun nedeni ise hükümetin elinde yasa koymak, uygulatmak ve denetlemek gibi bir güç bulunmasıdır. Devletin sanayi alanının çevresel etkilerine kolay bir şekilde müdahale edebileceği savunulmaktadır.
Çevreyi Koruma Bakımından Devletin Rolü; Çevrenin Korunmasına Öneri
Kentleşme ve yoğun nüfus artışından bahsettiğimiz üzere, çevre politikalarında merkezin yetkiyi yerel yönetimlere devretmesi devletin rolü açısından en önemli adımlardan biri olacaktır. Yeni Kamu yönetiminde bir yönetim modeli olan “yönetişim” kavramının gerektirdiği üzere çevresel sorunların çözülmesi sürecinde de yetkilerin bölgesel çevre çıkarlarını gözetebilecek yerel yönetimlere devredilmesi, yerel halkın da alınacak çevresel kararlara katılmasının sağlanması gerekmektedir. Bu sayede hızlı karar verme süreci rahat bir şekilde devreye girebilecektir. Alanında uzman, liyakatli ve liderlik vasfına sahip yerel yöneticiler ile her bölgenin çevresel sorunları hızlı bir şekilde çözüme kavuşacaktır.
Uluslararası çevre sözleşmeleri ile de devletlerin sınırları içindeki çevresel varlıkları korumaları ve sınırları dışındaki alanlara da olumsuz çevresel etkilerinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Diğer Çalışmalar için Tıklayın.
